Emlak satın alarak Türk vatandaşlığı alan yabancı uyruklular arasında Afganlar ikinci sırada.

 


Türkiye, Taliban'dan kaçan yeni bir Afgan mülteci akınını önlemenin yollarını ararken, Türk hükümetinin orta ve üst gelirli göçmenlere sunduğu fırsatlar, Türkiye'yi özellikle Ortadoğu'dan gelen insanlar için kalıcı bir ev haline getirdi. Afganların artık vatandaşlık veya oturma izni almak için giderek daha fazla ev satın aldığını gösteriyor.

2017 yılında Türkiye, döviz ihtiyacını karşılamak için yabancılara konut satışını teşvik etmek için bir gayrimenkul kampanyası başlattı. Buna ek olarak, Türkiye'de ev alan yabancılara fiyatına bakılmaksızın bir yıllık oturma izni verileceği de açıklandı. 1 milyon dolara gayrimenkul satın alan yabancılara Türk vatandaşlığı sözü verildi. 2019 yılında bu limit 250.000$'a düşürülerek konut satışlarında artışa neden oldu.

2019 ve 2020 yıllarında resmi istatistiklere göre 7.500 yabancı Türkiye'de gayrimenkul satın alarak vatandaşlık kazandı. Sadece 2021'in ilk altı ayında 10.000 kişi vatandaşlık alma hakkını elde etti. Vatandaşı Türk vatandaşı olan ilk 10 ülke İran, Afganistan, Irak, Yemen, Çin, Filistin, Ürdün, Lübnan, Mısır ve Pakistan.

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü'nün istatistiklerine göre, Türkiye sınırını yasa dışı yollardan geçmekten dolayı diğer yabancı uyruklulardan daha fazla Afgan yakalanıyor. Uzmanlar, Türkiye'deki Afgan nüfusunun şu anda en az 500.000 olduğunu tahmin ediyor.

Afganlar oturma izni almak için genellikle düşük fiyatlı ev ve apartman daireleri satın almayı tercih ediyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre Afganlar son beş yılda daha fazla konut almaya başladı.

2020'nin ilk altı ayında Türkiye'de 806 konut alan Afganlar, 2021'in aynı döneminde 1.272 konut satın aldı. Ülke genelinde konut satışlarında dramatik düşüşe rağmen, pandemi döneminde alımları yüzde 60 arttı.

Kendileri ve aileleri için güvenli bir sığınak arayan zengin Afganlar, 2014 yılında Türkiye'de ev almaya başladılar. Özellikle Afganistan'a giren dış yardımlardan zengin olan iş adamları ve memurlar Türkiye'de ev satın aldı. Vatandaşlık alma sınırının 250 bin dolara düşürülmesiyle birlikte, Taliban'ın Afganistan'ın kontrolünü ele geçirmesinden sonra, daha varlıklı Afganların Türkiye'de ev alacağına inanılıyor.

Türkiye'de kayıt dışı olarak zor koşullarda çalışan Afganların büyük çoğunluğu biriktirdikleri paralarla gecekondularda ev satın alarak yasal ikametgah elde etmeye çalışmakta ve bunu ailelerini Türkiye'ye getirmenin bir yolu olarak kullanmaktadır.



Türkiye geleneksel olarak mültecilere göçmen statüsü vermiyor. Türkiye'de ne kadar kalsalar veya çalışsalar da çok azı vatandaş olabiliyor ve sadece oturma izinleri uzatılıyor.

BM verilerine göre Türkiye, dünya çapında en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülke konumunda. Ülke şu anda 3,6 milyon kayıtlı Suriyeli mülteciye ve diğer milletlerden 320.000'e yakın endişeli kişiye ev sahipliği yapıyor. Resmi olmayan rakamın bundan daha fazla olduğu tahmin ediliyor.

Türk ekonomisinin kötüleşmesiyle birlikte Türkler, mültecilere karşı bir düşmanlık geliştirdi. Muhalefet partileri hükümetin başarısız mülteci politikasını eleştirirken, çoğu zaman mültecileri de hedef alıyor. Mülteciler, medyadaki siyasi tartışmalarda ve tartışmalarda sıklıkla nefret nesnesi haline geliyor.

AB'nin mülteci kabulüne ilişkin politikaları ve Türkiye'nin coğrafi konumu, Türkiye'nin bir mülteci ülkesi haline gelmesinde büyük rol oynamıştır. AB liderleri, Türkiye'nin mültecileri kendi topraklarında tutma çabaları karşılığında insan hakları ihlallerine göz yumduklarını iddia eden insan hakları savunucuları tarafından sert bir şekilde eleştirildi. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hükümeti, mültecilerin AB'den para karşılığında Avrupa'ya girmesini engelliyor ve zaman zaman Erdoğan pazarlık gücünü artırmak için yapay krizler yaratıyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron geçtiğimiz günlerde Fransa ve Avrupalı ​​ortaklarının Afganistan'dan gelen her türlü yeni göçmen akınına karşı sağlam, koordineli ve birleşik bir yanıt üzerinde çalışacaklarını ve Türkiye de dahil olmak üzere transit ülkelerle dayanışma ve işbirliği çabalarını önerdiğini söyledi. Sosyal medyada birçok kişi, Macron'u mültecilere para vererek geçiş ülkelerini mültecilere karşı kullanmayı önerdiği ve böylece AB'yi herhangi bir sorumluluktan kurtardığı için eleştirdi. Macron'un yaklaşımı, geçmişte birçok kez kanıtlanan Erdoğan gibi otoriter liderleri yurtiçinde ve yurtdışında daha güçlü kılıyor.

Post a Comment

0 Comments