Geçen hafta bir Türk yargıç, İçişleri Bakanlığı adına Emniyet Genel Müdürlüğü'nün talebi üzerine, Türkiye'de işkenceden bahseden veya işkenceyle suçlanan hükümet yetkililerini ifşa eden yüzlerce tweet ve Twitter hesabına erişimi engelledi.
Bakanlık, Türkiye'de işkence algısı oluşturduğunu iddia ettiği 361 tweet ve 231 Twitter hesabının yasaklanması talebiyle 8 Ekim'de Ankara 6. Sulh Ceza Mahkemesi'ne başvurdu. Gönderilerin ulusal güvenliği bozacağını ve kamuoyunda öfke uyandırmak da dahil olmak üzere toplum üzerinde olumsuz bir etkisi olacağını iddia etti. Bakanlık şikayetinde, bu propaganda tweetlerinin Milli İstihbarat Teşkilatı, Türk Silahlı Kuvvetleri, adli makamlar ve polis memurlarının moralini bozduğunu belirtti.
Bakanlığın talebinin üzerinden 24 saat geçmeden mahkeme, dilekçede yer alan yüzlerce tweet'e erişimin engellenmesine karar verdi. Çok sayıda tweetin eski olduğu ve acil bir karar vermeye gerek olmadığı düşünülürse mahkemenin bu kadar kısa sürede bu kadar mesajı nasıl incelediği bilinmiyor. Mahkeme, şüphelilerin ifadeleri alınmadan kişisel Twitter hesaplarının engellenmesinin hukuken doğru olmayacağına dair Anayasa Mahkemesi kararına atıfta bulundu; ancak yine birçok Twitter hesabını engellemeye karar verdi.
Hesabı kapatılan kişilerden biri de eşi Gökhan Açıkkollu'yu 2016'da gözaltındayken kaybeden Tülay Açıkkollu. Türk mahkemeleri defalarca ölümünün soruşturulmasına gerek olmadığına karar verdi.
2016'daki başarısız bir darbeden bu yana Türkiye'de işkence olayları çarpıcı bir şekilde arttı. Ülkede iletişimsiz gözaltı ve zorla kaybetmeler de yeniden ortaya çıktı. 2017 yılında çıkarılan KHK, bu uygulamaları yapan yetkililere yasal koruma ve dokunulmazlık sağlayarak işkencecilerin cezasız kalmasına izin verdiğinde, yetkililere gözaltı merkezlerinde işkence ve insanlık dışı muamele yapma özgürlüğü verildi.
Durum göz önüne alındığında, savcılar işkence iddialarını soruşturamıyor veya işlerini kaybetmemek için iddiaları görmezden geliyorlar. Türkiye'deki medya kuruluşları da hükümetin baskısı nedeniyle işkence iddialarını haber yapamıyor. Bu nedenle mağdurlar ve yakınları işkence ile ilgili bilgileri sadece sosyal medya üzerinden paylaşmaktadır.
Sosyal medyanın giderek Türk muhaliflerin seslerinin yükseldiği bir platforma dönüşmesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hükümetini endişelendiriyor. Erdoğan hükümetinin 2023 seçimlerinden önce kritik gönderileri ve videoları sansürleyen yasal bir mekanizma kurmayı planladığı bir sır değil. Erdoğan daha önce yeni kısıtlamalar getirecek bir medya yasa tasarısının önümüzdeki haftalarda yürürlüğe gireceğini açıklamıştı. Türk basınında yer alan haberlere göre, yeni yasa tasarısı internette dezenformasyon veya yanlış bilgi yaymaktan beş yıl hapis cezasına çarptırıyor. Tasarı ayrıca kritik içeriği izlemek için bir müdürlük kurmayı amaçlıyor.
0 Yorumlar