Fransız haber ajansı AFP, TELE 1 yayınında "Cumhurbaşkanına hakaret" ettiği gerekçesi ile tutuklanan gazeteci Sedef Kabaş'ın bu hafta tutukluluğunun ikinci ayına gireceğini hatırlatarak Türkiye'de basın özgürlüğünü mercek altına alan bir haber hazırladı
Kabaş, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği iddiasıyla gözaltına alınmış, savcılığa ifade verdikten sonra sevk edildiği nöbetçi hakimlikçe, ‘Cumhurbaşkanı'na hakaret' suçlamasıyla 22 Ocak'ta tutuklanmıştı.
Haberde, Sınır Tanımayan Gazeteciler'in (RSF) Kabaş'ın bu suçtan en uzun süre cezaevinde bulunan gazeteci olduğu bilgisi aktarıldı.
Kabaş'ın 14 Ocak'ta TELE1 yayınında, eski bir Çerkez atasözünü atıfta bulunduğu ve 900 binden fazla takipçisi olan Twitter hesabında, Erdoğan ve hükûmeti "aşağılayıcı sayılan" paylaşımlarla suçlandığı belirtildi. Haber, şöyle devam etti:
"Üç hafta sonra, Kabaş resmen suçlandı. Kefalet talebi reddedildi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, 250 bin Türk Lirası tazminat talebinde bulundu. 11 Mart'ta yargılanacak olan Kabaş, cumhurbaşkanına ve iki bakana hakaretten toplam 12 yıl 10 ay hapis cezası ihtimali ile karşı karşıya"
"Baskı aracına dönüştü"
Kabaş davasını değerlendiren RSF Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu "Bu antidemokratik 'hükûmet liderine karşı işlenen suçlar' yasası, hükûmetin siyasi otoritesini gösteren bir baskı aracı hâline geldi" dedi.
Önderoğlu, ceza kanunun 299'uncu maddesi olan cumhurbaşkanına hakaret suçunun, muhalif sesleri susturmaya ve medyayı güçsüzleştirmeye yaradığını da ekledi.
Türkiye, RSF'nin dünya basın özgürlüğü endeksinde 153'üncü sırada yer alıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Kabaş'la ilgili "Cezasız kalmayacak" sözlerinin hatırlatıldığı haberde, Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan Covid-19'a yakalandıktan sonra sosyal medyadaki paylaşımları nedeniyle, milli yüzücü Derya Büyükuncu dahil, sekiz kişi hakkında tutuklama kararı alındığı hatırlatıldı.
"2010'da cumhurbaşkanına hakaretle suçlanan kişi sayısı dörttü"
Haberde, 2020 yılında Türkiye'de 31 binden fazla insanla ilgili cumhurbaşkanına hakaret suçlaması yapıldığı belirtildi. Bu suçlama sayısının 2010 yılında dört olduğunun da altı çizildi.
Paris Askeri Okulu'nda stratejik araştırma enstitüsünden Sümbül Kaya, 2016 yılındaki darbe girişiminen sonra en yaygın suçlama olan "terörizm"e göre, "cumhurbaşkanına hakaret" suçunun daha genel olarak uygulanabildiğini söyleyerek "Bu suç, sıradan vatandaşlara saldırmayı mümkün kılıyor" dedi.
Kaya, memurlara hakaret suçunun Türkiye'de uzun süredir var olduğunu ancak cumhurbaşkanına hakaret suçunun AKP iktidarında kanuna eklendiğini belirtti. Kaya, "Cumhurbaşkanı Erdoğan, yüzücü Büyükuncu örneğinde olduğu gibi makamın saldırıya uğradığını iddia etti, ancak bu bir birey olarak onunla ilgiliydi. Cumhurbaşkanlığı makamının korumasından, bireyin korunmasına kayıyor " dedi.
AFP'ye değerlendirmede bulunan siyasetçi ve ekonomist Ahmet İnsel de, 299'uncu maddenin kitlesel kullanımının, cumhurbaşkanının şahsına karşı her türlü eleştirel ifadeyi suçlamayı amaçladığını söyledi.
İnsel "Çok sayıda gazeteci ve avukat, terör örgütü propogandasıyla suçlanıyor ancak Sedef Kabaş örneğinde olduğu gibi bu uygulanamadığında, Erdoğan'ın avukatları, 299'uncu maddeden bir şikayette bulunuyor dedi.
Haberde, Kabaş davasındaki genç savcının dikkat çektiği hatırlatılırken İnsel, "2016'dan bu yana 4.binden fazla hakim ve savcı görevden alındı ve yerlerine şeffaf olmayan işe alım prosedürleri ile AKP'ye yakın genç hukukçular koyuldu" diye ekledi.
Gazetecileri savunan 30'a yakın uluslararası örgüt ise, Kabaş'ın derhal serbest bırakılmasını talep etti.
0 Comments