Kahramanmaraş'tan sonra en fazla sarsılan il Malatya



Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Afet Yönetimi Uzmanı Doç. Dr. Bülent Özmen, AA muhabirine, 6 Şubat 2023'te 04.17'de Pazarcık-Kahramanmaraş ve 13.27'de Elbistan-Kahramanmaraş'ta meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerden etkilenen 11 ilin, bir yıl içerisindeki deprem hareketliliğine ilişkin bilgi verdi.

Dünya genelindeki deprem verilerine göre 2023'te en fazla can kaybının 6 Şubat'taki depremlerde meydana geldiğine dikkati çeken Özmen, "Kahramanmaraş merkezli depremler 11 ili doğrudan 7 ili de dolaylı şekilde etkileyerek toplam 18 ilde hasara neden oldu. Bu depremler, Türkiye'de son yüzyılda en fazla can kaybına ve yıkıma neden olan, en geniş alanı etkileyen ve en fazla sayıda binanın yıkılmasına ve en fazla ekonomik kayıp yaşatan depremler olarak kayıtlara geçti." değerlendirmesini yaptı.



Türkiye yüzölçümünün yüzde 14'ü depremden doğrudan etkilendi

Depremlerden doğrudan etkilenen 11 ilde ülke nüfusunun yüzde 16,4'ünün yaşadığına işaret eden Özmen, şöyle konuştu:

"Türkiye yüzölçümünün yüzde 14'ünün doğrudan etkilendiği 11 ilde, 6 Şubat 2023'ten bu yana 57 bin 15 deprem meydana geldi. Yani deprem bölgesi günde ortalama 156, haftada 1096 ve ayda 4 bin 751 depremle sarsıldı. 6 Şubat 2023'ten bugüne son bir yılda 20 bin 761 deprem ile en fazla sarsıntının meydana geldiği il Kahramanmaraş oldu. Bu verilere göre Kahramanmaraş, günde ortalama 56, haftada 399, ayda 1730 deprem yaşadı. Depremlerin en fazla görüldüğü diğer iller ise 15 bin 965 sarsıntıyla Malatya, 6 bin 104 sarsıntıyla Adıyaman ve 5 bin 105 depremle Adana oldu."

Özmen, afete dirençli kentler oluşturmanın ve afete hazırlığı en üst seviyeye çıkarmanın yolunun eğitimden geçtiğinin altını çizerek, "Afetlerle etkin bir şekilde mücadele edebilmek için toplumun bütün kesimlerinin afet ve afet yönetimi konusunda eğitilmesi, bunun sürdürülebilir bir şekilde, sürekli geliştirilerek, doğru eğitim materyalleriyle, konusunda uzman kişiler tarafından yapılması gerekir." diye konuştu.


Kamu kurum kuruluşları ve belediyelerdeki ilgili personele, üniversitelerde afet yönetimiyle ilgili eğitim verilmesinin önemine dikkati çeken Özmen, üniversitelerin de afet ve afet yönetimi eğitimi konusunda öncü rol üstlenmesi gerektiğini vurguladı.

Özmen, şunları kaydetti:

"Üniversitelerde, afet ve afet yönetimi konusunda seçmeli ve/veya zorunlu dersler koyarak kamu yönetiminden mühendisliğe, hukuktan sağlığa kadar her branştaki öğrencinin bu eğitimleri alması sağlanmalıdır. Çünkü afetlerle ilgili hazırlanan bütün raporlar afetlerin sayısında ve sıklığında artış olduğunu ve ilerleyen yıllar içinde de bu artışın süreceğini göstermektedir. Bu olası afetlerle en etkin bir şekilde mücadele edebilmek, afet risklerini en aza indirebilmek ve olası afetlere karşı en iyi şekilde hazırlık yapabilmek için bu konuda yetişmiş insan gücüne ihtiyaç vardır."

Özmen, üniversitelerdeki "Acil Yardım ve Afet Yönetimi Lisans" ve "Acil Durum ve Afet Yönetimi Ön lisans" programlarının, ders müfredatı, eğitim materyalleri, nitelikli akademik personel ihtiyacı ve istihdam alanları gibi sorunlarının giderilerek, bu bölümlerdeki eğitim kalitesinin en üst seviye çıkarılıp, ülke ihtiyaçlarını karşılayacak konuma getirilmesi gerektiğini de belirtti.

Afetlerle mücadelenin bir diğer önemli adımının da mekansal planlar olduğuna işaret eden Özmen, "Bu planlar hazırlanırken afet tehlike ve risk haritalardan yararlanılmalı, yerleşime uygunluk değerlendirmesi buna göre yapılmalı ve afet tehlike ve riski yüksek olan yerlerin imara açılması önlenmelidir." ifadelerini kullandı.

Post a Comment

0 Comments